Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Müphem

titreşmiyor gökte yıldızlar gittiğin günden beri ne kıyısında oturduğum denizler ne boş sahiller avutmuyor yüreği ne caddeler ne şehirler ya bir ses gelsin ötelerden veyahut sen dön geri bir yel ki sensiz esen, ne yaz günü lodos ne kışın sam açık bir öğleden sonrası tutarken beyaz ellerini okşarken gözlerin ruhumu merhametli bakışınla başımı bu dünya yükünden alıp omzuna yaslasam hüzün bahşeden bir afitab ile penceremde gün aralıyor içimin sana dair en bilinmez sırrını özlemle durulanmış yorgun vefakar aşkımı can bulur kabrine sığmayan bir ölüye anlatsam.

Mağlup

hep aynı kalır sanıyorsun bir yanda ruh bir yanda ten oysa hiçbir şey eskisi gibi değil; bırak olmasın zaten bir zamanların armağanı, şimdi eski bir anı bir yanı hatırlatırken güzelliği, sade hüzün bir yanı yetiyor insanı yıkmaya yalnız bir bakışın lisanı en çetin ve kanlı savaşlardan galip çıktığını düşünürken

Pencere Kenarında Oturan Kadın

pencere kenarında oturan kadın. yalnızlığını taşıyorsun göğsünde dalıp gittiğin alemde sessiz bir akşamın solar iken nice baht çiçeği sînende sen göğsünde bir kurşun gibi taşıyorsun aşkı aşka bulandıkça kanayan güller gibi kanıyorsun ey pencere kenarında oturan kadın hazin yazların habercisi  baharları tanıyorsun böylece tarifsiz iç çekmeler, bitimsiz sıkıntın yüzünü sıyıran rüzgarlara bulanan keder her pencerene kurulduğunda başlayan müzik fısıldar ömrüne dair umutsuz öyküler hüzünler eşiğinde oturan kadın bakışınla ufkunda yankılanır iç sızın çağından uzak incelikli, narin sevgiler bir ay parıldasa mehtaba yalnızlığın eşlik eder akşamüstü sefaları, dost meclisi, bahar kokusu anlamını yitirir pencerende ansızın yanılmış bir hayatın kıyısında oturan kadın.