Mücella'ya Müptela İki Mecnun
Fiyakasını güllüğünden almış nazenin bir yarenim vardı. Yaren dediysek, kavuşmak bir rüyaydı. Fiyaka bu ya, yalnız baharda değil; her Allah’ın mevsiminde muhtelif renklerde parlardı. Netekim hazan gülü diye tanınmışlığı da vardı mahallece. Ona bu şânı veren müstesna rayihasıydı. Zemberek misali kurulup toplanın etrafıma bey ağabeyler. Toplanın ve kulak verin yankısız bir aşkın neşvesiz teranesine. *** O’nu evvela bir iskele vapurunda, küllükten bozma gri gökyüzüne dalgın dalgın bakarken gördüm. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İnceden de yoklamıyor değil hani. Bir asumana bir de hatuna bakıp içleniyorum. Delikanlılık libasında cepken bulunmaz. Zira delikanlının hissiyatı bilcümle sözlerindedir. Ben de sustası dilinde, yüreği elinde muteber bir delikanlıyım ya. Tuttum ellerinden kızın. Şöyle usulca ilişip Garipçe’li Zülküfyar Efendi’nin müşeyyed bir dizesiyle dünyasına girdim ansızın: Ah! Gözlerin müşrik eder müptelasını Asumanı kıskandıran zarif gözlerin… Pek tab