Hayatın neresindeyim bilmiyorum. En sade yaşantının, en duru hislerin sahibi olduğum şu akıp giden hayatın durağan yolcusu gibiyim. Durduğum nokta ne sizin istasyonunuz ne de bir zaman diliminin.. Yalnızca kendi içimde sıkışıp kalmış, kendimden uzaklaşamadığım gibi kendime de varamamışım. Bu hayatın anlamını kavrayamıyorum. Derdi, bankta oturmuş yalnız bir kediye, içindeki bütün sevgiyi vermek olan insanın, bu dünyadaki en sancılı dertlere layık olduğunu göstermeye çalışıyorsunuz. Acımasızlığınıza bakabileceğim en iyimser perspektif bu. Göstermelik sevginizden, arzunuzdan ve tebessümlerinizden uzaklaşmak, bütünüyle bu dünyayı bir kenara bırakmaktır diyorum. Ancak yapay ve içtenliklen yoksun duygularınızdan kaçamıyorum. Maskelerinize neden bu denli sadıksınız bilmiyorum. Sizinle toprak bile olamayacak maskelerinize.. Sizler yine de her şeyin en güzelini ve en huzurlusunu yaşayınız. Gönlümdeki büyük kırgınlıklara rağmen kalbimde kin ve nefret duygusunu yeşertmiyorum. Bunun sebebi sa