Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevgiliye Özlem Dolu Mektuplar-II

Yine davetkar bir mehtaba karşı serin bir sonbahar gecesinde seni düşünüyor, seni yaşıyor, seni yazıyorum. Aşk olmasaydı diyorum, bu karanlık ve elemli dünyanın yavan koşturmacasından, monoton ruhlardan ve onların alelade eylemlerinden ve yerkürenin anlamsız hengâmesinden bizi kurtaracak olan başka ne olabilirdi? İnsanlar için bir şeylere sahip olmak duygusu bu yüzyılın vebası gibi yayıldı kalplere. Sahip olunan onca şeyde ne bir ruh aradılar ne de bir anlam. Montaigne'e göre "talih, insana bütün nimetlerini verse de onları tadabilecek bir ruh gerekir. Bizi mutlu eden, bir şeyin sahibi olmak değil tadına varmaktır." Hak veriyorum Montaigne'e. Biz birbirimizin sahibi değil, birbirinde bir ruhu tamamlayanız. Tek bir ruhta birbirini bulan, aşk içinde yaşayan ve yaşarken zamanı durduranız. Sen, bütün nimetlerime anlam katan, ruhuyla beni kaygımdan arındıran sevgilim.. Şimdi yine seninle konuşuyorum. Biliyorum bu, keder, hüzün ve ayrılıkla anılan bir mevsim. Fakat ben i

Sevgiliye Özlem Dolu Mektuplar-I

Ben kendimle konuşmaya alışkınım. Kendimle mektuplaşır, kendimle söyleşirim. Fakat bütün bunları yaparken seni düşünür, seni özlerim. Tefekkürüm yalnızca sana dair. Özlem, fikrimin ve hislerimin şahıdır, kalbidir. Ben ne kadar konuşursam kendimle esasen seslendiğim sensin. Mektuplarımın adresi senin coğrafyan, ruhumun var oluş sebebi senin oradaki varlığın. Bana senden kalan hatıralarla yaşıyorum. Elini vermiştin bana soğuk bir kış günü. Sonra benim ayazlarım yerini bahara bıraktı. Seni düşündüğüm yerde bitti güller, senin naif sesinle can buldu kalbimde bülbüller. Bugün sen yoksun ve yokluğunda her şey yok oluyor birden. Geride bıraktığım ne varsa yalnızca birer anı olarak kalıyor. Oysa şu anım ve geleceğim yalnız ıstırap dolu bir karanlık. Hiçbir şey hissetmiyorsam ve karanlık bütün dünyamı sarmışsa, zamanın, insanların ve hülâsa senden başka herhangi bir şeyin ne önemi vardı? Sevgilim! Bu, sessiz bir vedanın kalbimdeki yankısı ve gidişinin ardından depremlerimin kalıntısı bir m

Mevsim Hüzün

Bugün sonbaharım, içinde bahçelerin solduğu. Dalgınlığıma geldi gençlik. Daldım derinliğin rüyasına, uyanmak hayli zorlu. En hissiz, en duru ânımı paramparça eder bazen bir manzara veya bir ses. Parçalanmış bu an içinde yürüdüğüm, yağmurlu, yalnız ve kederli bir yoldu. Burada yok olurdu sessizce herkes. Bugün hüzünle yaratılmış notaları besteler ruhum. Hüznün resmedildiği bir tuvalde sergilenir solgun yüzüm, renksiz ve âmiyan. Hüznün, soyut olduğu iddiası bütünüyle yalan. Mevsim sonbahar Yeşille, güneşle ve hayatla vedalaşır tabiat. İçim sonbahar Oysa veda edebileceğim bir hayat yok bile yok içimde. Ne ruhumu ısıtan bir güneş var bu çorak iklimlerde, ne de renkleriyle bir hayat boyayacak bir ressam tüm kalbiyle. Bugün karşı koyamam gözyaşlarıma. Bunun bir anlamı olmalı.. Dörde bölündü bir sene ve her birinde farklı renkler. Oysa tabiat, yankı bulagelmez içimde. Ben dörde böldüm kendimi ve sarıldım kendime her bir parçamda. Kendime sarılmak, hüzünle yağan yağmurlarla kucakla

Saklı

Belki ayrı kaldık seninle bu yüzyılın seyrinde Sen ki ayrılık ezgisiyle bestelenmiş münevver Bil ki şimdi sensiz kalan bomboş ellerimde Hatıran ile can bulur soluklaşan güller Belki kaybolduk seninle bu yüzyılın seyrinde Sen ruhuma bir aydınlık busesiyle umut ver Göğün mavililiklerinde dudağının neminde Soluklanmak sonsuz mutlulukla eşdeğer Ezelî yazgımızın derin yalnızlığı içinde Senin sözlerinle değişir ruhumda mevsimler Ben ki saklıyorum seni sen dolu baş köşemde Bilmeyecek gözlerini benden başka kimseler..