Gün Sonu
Zamanla tüm benliğimi kaplayan bir enkazın altında kalmışım ve öylece geride bırakılmışım gibi yaşıyorum. Ne sesimi duyan birileri ne de bir yardım eli var ufkumda. Akıp giden zamana ektiğim ne varsa, biçtiğim yalnızca umutsuzluk oldu. İyimser bir tebessümle başladığım her yolculuk, karamsar bir durakta son buldu. Böylece ben de kendi karamsar dünyama hapsoldum. Akşamın kızıllığına kanat çırpan kuşların gürültüsü yok artık. Öfkesizliğiyle ruhumu teskin eden kış güneşinin parıltısı yok. Duruldu içimde kopan fırtına. Serildi ruhumun yeryüzüne bir sessizlik atlası ve buradan seyrediyorum şimdi anlamını yitirmiş günü ve geceyi. Ne bir duygu ne de bir düşünce yüzdürüyorum bu sancılı varoluş açıklarında. Her şeyi gelişigüzel bırakıyorum akışına. Kaybolmakla başlıyor günüm dar bir çevrenin çemberinde. Önemden yoksun varlığımın ağırlığına aldırış etmeden günü nihayete erdirmek marifet oluyor. Hiçbir şey, arzuları yitik bir ruhu avutmaya yetmiyor günün sonunda.