Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İç Çekmeler

Birden karanlıklar içre beliren gün ışığı gibi sızıveriyordu zihnimden içeri. Oysa, ne marifetli bir rüzgarla savrulan saçlarını ne de gün dönerken yüzünü güneşe çevirmesini hatırlardım. Hatıraların bitimsiz döngüsünden kurtulmaktı bu yaptığım. Aynı iskeleden bir kez daha demir almak daha kötü bir hatıraya yol almaktır.  Dedim ki şefkat bir yağmur olsaydı onun kalbindeki kenti bulutlar kuşatırdı. Ama nedense aldandı bir yaz gecesi ve sınandık merhametin derin izler bırakan yoksunluğuyla.  İçimde bir perde gibi aralanıyor yaşamak ara sıra. Ellerimden kayıp giden günler saklıyorken içinde aydınlığı, olsun diyorum. Bir şansımız daha olur nasılsa. Ama bir şans daha sunan sevda bir mutluluk daha gizlemiyor içinde.  Her şeyi gelişigüzel ve beklentisiz yaşayınca buluyor ahengini ömür bir başka ömrün özünde.  Evet, sınandık ve aldandık. Bir heykel sessizliğiyle antik duvarlara çizdiğimiz o mutlu çağı kapattık. Oyduğumuz resimlerin üstünden inançsızlık çağı geçti ve silindik günden güne. Ama ne

Santiago Bulvarı

'' Zamanın o gizemli yolları yok oldu -geriye bir çöl kaldı- Tutkuların çeşmesi kalbim yok oldu -geriye bir çöl kaldı- Uzayıp gider çöl...''               F. Garcia Lorca - Ve Sonra Nafile sarf edilen ömrün günleri Biterken tarifsiz gecelerle bir bir Unuttum yüzündeki tebessümünü Anımsadığım yalnız acı sözlerindir Bir çöle dönerken ruhum serapsız Ve yürekte yiterken arzular cansız Uzarken yollarım yolcusuz hansız Tutkusuz kalan artık boş ellerimdir Tek bir anısı bile kalmadı yürekte Hanımeli gibi yaz gecelerimi saran Ne kokun ne sesin ne içtenliğin Santiago Bulvarında kaldı ellerin. ''Türkülü çiçeklerin dalları gibi Göğsü gözlerime açılıverdi Ve oniki hançerin bir kerede Yırttığı ipek gibi sihirli Yalnız bir kadın sanmıştım önce Oysa erkeğini aldatan biri Irmağın kenarında buluştuk Sessiz bir Santiago gecesi...''    F. Garcia Lorca - Ayağı Karıncalı

Sessizlik

Ol bir âsude rahatlığı ki hayranım tavrına  Çözülür peşi sıra gönlümün kördüğümü Bir kar gibi asumandan incelerek yağdığına Eriyince yüreğimde anladım gördüğümü. Sen ömre yeni bir yıl, sen çocukluk hatırası  Çatlamış bir taş gibi yosun tutup öldüğümü Hatırlatır bunca sene kapanmış kapında Beklerken saadeti bir mum gibi söndüğümü. Ne varsa senden başka bir hayalden ibaret Ufkumda yok hiçbirinden ne bir iz ne bir sûret Sesten yoksun bir dilin varlığıyken sükûnet Anladım dilden öte sessizliğe döndüğümü.

Bir Kış Sabahı Ansızın

Bu diyarı terk edip gideceğim buralardan Bunun için yarın çok geç olacak Bugünse imkansız Ezeli bir alemin soğuk taş duvarları dibinde Öleceğim ve beni kimseler duymayacak Üşümesine aldırış etmeden ellerimin Kırık bir pencere pervazında  Pervasız geçen zamanın akışında Umarsız kalbimin hezeyanlarında Öleceğim kimseler duymayacak Ne baharda ıhlamurlar çiçek açtığı zaman Ne de yaz gecelerini sardığında kokusu sardunyanın Ve ne terk ederken güneş bu kenti usul usul Ben yarın ve bugünüm arasında Yüreğimi kül eden bir yangın ortasında Kurşun grisi bir kış sabahında Ansızın öleceğim ve kimseler duymayacak