Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Müteessir Şiir

Resim
Senin bulutların ne zamandır böylesine kara? Ruhun hangi yıldızsız göğün karanlığında ezildi? O aşka çağıran rüzgarların neden şimdi uzaklarda? Hangi duygu kalbinden böyle bir gül gibi derildi? Yok artık eski neşemizden ne bir haber ne bir ses. Gözlerimizde yorgunluğun aşikâr bakışları... Seyret, aşkı bulmakta baharı duyan herkes. Bizi günbegün soldururken ömrümüzün kışları... Özlem ruhumu sarmakta o derin hasletiyle. Ellerin ne zamandır böyle soğuk, bilmiyorum, Şimdi bizden kalan hatıraların hasretiyle, Bu kasvetli dünyayı sana bırakıyorum...

Deniz Rüzgarları

Resim
gece, denizden esiyor saçlarına hafif bir rüzgar kutsanmış yüzünde bir ilk gençlik anısı ve güzelliğin serin çağıltısı var  uzaktaki deniz feneri, o ışık, o liman yetişmeye çalıştığım o aydınlık zaman seni anımsatır bana aralıksız akşamlardan denizden gelip seni buluşu var rüzgarın, tenine sokulup usulca okşaması inceden bir de düne yabancılaşan tanıdık yarınların uzayıp kaybolması karanlıklar içinden senin bir manzaran var deniz ve gök iç içe ve deniz rüzgarlarının davetini duyduğun. gece sessiz bir rüzgar saçlarına değince titreyen bir yakamoz, ışığında kaybolduğun uzaktaki deniz feneri, o ışık, o liman bana seni hatırlatır parladıkça anbean yetişmeye çalıştığım o aydınlık zaman, senin esrik ruhun, mavisinde kaybolduğum

Sone

Resim
Sakin bir akşam vakti yapayalnız, elde sigara Ateş böcekleriyle aydınlanan balkonumda Şiirsel bir hikayeyi karalayıp durdum Birkaç satır beni öldürmeye yetti sonunda Ruhum kurak bir çöldü ve aşktı vahası Aşkın içinde özlemli bir kordu dahası Yürürdü hislerim bir zamanlar güneşin kalbine Şimdi ne bir ses var ne bir görüntü, tahayyülümde Ölüyor hislerim yavaşça, bir vahanın ardında. Yeni bir gün bir armağansa henüz açılmamış Ve yeni hisler birer mektupsa postalanmamış Yazmak gelmiyor artık içimden tek bir satır bile Uyanmasın gözlerim bu anlamsız gecenin sonunda.

Uzun Yürüyüş

Resim
''İçimde beni saran Ve hiç olan Bir özlem var hiçliğe; Bir istek, Belirsiz bir nesneye...'' Fernando Pessoa Takvimler 1934'ün sıcak Temmuz ayını gösterdiğinde böyle başlamıştı şiirine Pessoa. Aradan geçen seksen beş senede değişen hiçbir şey yok. Dünyayı unutup sakin bir denizin kıyıya vuran küçük dalgalarına dalıp gidiyorum. Biliyorum kıyıda kalanlar denizden bir parçaydı; denizin alıp götürdükleri ise kıyıya ait. Bu, durgun bir ruhun, herkesten ve her şeyden uzakta bir soluk aradığı kayıp bir zamandı. ''Bir hayalperest asla uyanmaz'' diye buyurur Pessoa. O hep hülyalı ve derin düşüncelerle, dalgın halde yürüdüğümüz bundandır belki de. Öyle çok karakter ve öyle derin tahlillerle öyle kalabalık bir düşünce sistemi ve edebi bir yapı inşa etmiştir ki, bütün bu karakterler arasında kimlik karmaşası yaşaması kaçınılmaz olmuştur. Kendini arar durur kendi içinde bazen, an gelir kendinde kaybolur henüz hiçbir şey bulamamışken. Bitimsiz bir hayal g

En Parlak Yıldız

Resim
Gecenin Kuzeyinde parlayan yıldız sevgilim Parlak olamadı yüzün kadar hiç bir mevsim Sözlerin kadar yaralamadı beni hiçbir şiir, Bakışların gibi onarmadı ruhumu hiçbir sihir. Güzelliğinden kaybettirmez sana seneler Ve içimdeki senden eksilmez bir parça bile Bazen meçhule giden bir gemi oluyorsun, Kalbimin sonsuz okyanusunda; Uyurum bazen usulca yankılanan sesinle, Ruhumun dipsiz, kuytu ormanlarında. Sen yaşam ışığı, ab-ı hayat ve ölüm Sen ikilemler içinde en güzeli gördüğüm En güzel acı ve en güzel saadet Zamansız yazılan bir aşk masalında. Bulamam gecelerce binbir kadeh şarapta Tek bir sözünle başımdaki sarhoşluğu Yokluğunda savaştığım bu karanlık boşluğu Dolduramam geceyi aydınlatan yıldızla. Uyuyan bir güzeldir gözlerin şimdi Teninde ay ışığı ve sıcak Ağustos nemi Odanda yalnızlığın garip loşluğu Gider gelir bir rüzgar gibi kalabalıklara. Gecenin Kuzeyindeki en parlak yıldız canım Yakamozdan yoksun bir deniz kadar karanlık Çünkü sensiz gelip geçen uzun gecele