Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendimle Sohbet III

Resim
Bana sonbaharın serin akşamlarını hatırlatan yağmurlu ve sessiz bir Mayıs akşamından yazıyorum bu mektubu. Takvim ileri sardıkça ben geri gidiyorum seneler içinden. Çünkü güzelliğin herkesçe bilinmeyen gizleri ve mes'ut ruhum geçmişte kalıyor günden güne. Edebiyatın şiirselliğine dalıp gidiyorum bu alemden yitip. Felsefi ve düşünsel bir kaygıyla varoluşçu ruhumun yokluğunu irdelerken buluyorum kendimi bazen. Her şeyi elde etmiş bir yazarın, ruhunda yerini bir türlü doldurmadığı boşluğa dayanamayıp intihar etmesini düşünüyorum bazen de. Neydi o boşluğun bu denli derin ve bitimsiz bir huzursuzluğa sürüklediği? Nedendi Hesse, Pavese ve Yesenin'in içine düştüğü bu kesif boşluğun bitimsizliği? Yağmur, gökyüzünü yere indiriyor aheste düşen damlarlarla. Ve siliniyor her bir yüz damlalar arasında. Melankolik bir Béla Tarr filmi için tüm koşullar hazır. Filmde hüznün kendisi oluyor ruhum yağmurların altında. Bitmeyen ağır bir siyah beyaz filmin dram yüklü sekansları gibi yürümek; ısl

Yüzündür Gördüğüm

Resim
Yüzündür gördüğüm mehtabın seyrinde Kızıla çalan dolunaydan yıldızların aksine Tenhalaşan caddelerin kimsesizliğinde Sımsıcak bir gecenin nemli seherinde Kıymeti yok sensiz baharın ve güzün Yüzündür gördüğüm en nadide hüzün Okşasam da yapraklarını taze bir gülün Dokunduğum sensin gülün tazeliğinde Manasız boşluktan başka bir şey değil Sensiz geçen günlerin bu son demleri Aralıksız tırmalar içimi ölüme bir meyil Yetim kalmış musalla taşı serinliğinde Bir zamanlar mehtabın seyrinde ikimiz Afitabın doğuşuna dek öylece sessiz Hayalperest iki ruhtuk birdi istikbalimiz Bakışarak titreyen yaprakların vehminde Sözünden yola çıkıp yolda kaldığım Gözünden bu alemi seyredaldığım Özünden ruhumu sende bulduğum Yüzündür gördüğüm mehtabın seyrinde

Karanlık Yüzler

Resim
Gece çöküyor yine omuzlarıma ağır ağır  Siyah beyaz dramatik bir film sahnesi gibi  Hüzünle bestelenmiş eski bir şarkı gibi Bir sokağın köşesinden olan biteni izliyorum  Gelip geçen insanları ve saatlerin dönüşünü Bitimsiz bir can sıkıntısına yüzleri izliyorum Ve yüzlerin üzerine karanlığın çöküşünü Gece çökerken öylece umutsuz oluyorum  Çünkü daha imkansız hayallere dalıyorum Unutuyorum bazen mevsimlerin dönüşünü Kuru bir dal gibi sonbaharda kalıyorum Aklıma esen çok şey de oluyor hani Kafamdan geçen gayet mütevazı fikirler  Billboardları okumak veyahut sinemaya gitmek gibi Dahilerin fizik teorilerine göz gezdirmek Melankolik şairlerin intihar sebeplerini öğrenmek  Piramitlerin tepesinden mistik tarihi seyretmek  Ve bunlar gibi ıvır zıvır şeyler yani  Ama gel gör ki bende yok takatten eser  Ve yok bakmaya bile mecalim bir sokak ötesine  Çünkü tek gördüğüm zifiri bir karanlığın  Zifiri yorgunluğu içindeki karanlık yüzler Yaşamak bir